Cay Ocagi Cay Makinasi Su Sebili Satisi 0212 2370749 - Serbetlik Ayranlik Endustriyel Mutfak Proje Sanayi Mutfagi Kurma Paslanmaz Celik Urunler Bulasik Makinasi Cay Kazani 0212 2370759

MASKARA OLMAMAK İÇİN !

Mustafa Nevruz SINACI

Hani bir ata sözümüz vardır ya, “alemin maskarası ailenin yüz karası” diye. İşte şimdi politika da buna döndü. Kötü zamanlama, istihbaratları değerlendirme zafiyeti, bütün alan ve unsurları ile özgür, hür ve hükümran “hakim” bir devlet olarak hüküm, inisiyatif ve tasarruf kullanamama ve nihayet gizliliğe riayetsizlik. Bu çok önemli. Zira, Kıbrıs, AB veya Kuzey Irak konusunda bir karar aşamasına geliniyor. Aslında meselenin gizli tutulması ve ani baskın niteliğinde hareket edilmesi gerekiyor. Amma lâkin karar veya konuşmanın üzerinden bir gün bile geçmeden sağır sultan dahil bütün dünya duyuyor. BU NE TEDBİRSİZLİK ! Gaziantep’in güçlü kalemlerinden Mehmet Nacar kardeşim bu durumu şöyle açıklıyor:  “Kurt kocarsa köpeklere maskara olur mu? Olurmuş efendim. Bunun en iyi örneği de Türkiye.Ülkemiz hafızasını kaybetmiş, seçilince sonradan görme zenginler gibi davranan, yüreksiz ve sorumsuz kişilerce uzun yıllar yönetildi. Bir ailenin her türlü durumundan baba nasıl sorumlu ise, ülkemizin ve devletimizin her halinden de hükümetler bire bir sorumludur.Yılları fanatik futbol takımı taraftarları gibi kendi partilerini ve seçmenlerini övmekle geçirdiler. Devletin imkân ve kaynaklarını aklı eksik ağa-baba davranışlarıyla peşkeş çektiler. Dış politikayı unuttular, iç politikayı da devrimcilikle ve türbanla yürütmeye çalıştılar. Yağmur yağarken küplerini doldurdular.Çağ açıp, çağ kapatan bir ırkın ahvadı ve cihan imparatorluğunun (Osmanlı’nın) varisleri olarak bizler de bu sahte padişahlarımıza alkış tuttuk…Sonuçta her zaman bizler kaybettik. Bakınız kimlerin elinde oyuncak durumundayız?Osmanlı dönemindeki Celali isyanlarını hepiniz hatırlarsınız. Bu isyanlar yüzlerce yıl boyunca dönem padişahlar tarafından bastırıldı. Zamanımızdaki Celali isyanlarının adı PKK, Ermeni terörüdür. Padişahlar zamanında İstanbul’dan doğuya yapılan bir seferde sadece Doğu’ya ulaşmak üç ay sürmekteydi. Buna rağmen isyanlar bastırıldı, asi ve başkaldıranların belkemiği kırıldı. Şimdi bu sefer üç gün sürmekte ama başarılı olamıyoruz. Ülke morga, hükümetler morg görevlisine döndüler. Neden? Çünkü, Osmanlı padişahlarındaki akıl, yürek, ilim, eğitim ve cesaret şimdiki sahte padişahlarımızda yok. Dış ülkeler Osmanlı’dan icazet alırken, şimdiki padişahlar AB/D den icazet almadan gün ışığına çıkamıyor.Altmışlı yıllarda Doğu’nun iki ünlü eşkıyası vardı. Koçero ile Tilki Selim. Devlet bunların kısa sürede boyunlarını kıramadı. Ün şan sahibi oldular. Bu iki eşkıyayı örnek alan son eşkıya bebek katili Apo’dur. Apo elimizde ama bir şehrimizin nüfusunu yok eden bu canavarı asmak için AB/D den icazet beklemekteyiz. Kuzey Irak’ta yaşayan ABD borazanını bir başka yazımızda işleyeceğiz.Kurtuluş savaşı yıllarında Ermeniler Türk ordusunu ve Türk halkını arkadan vurdular. Vatana ihaneti şeref sayan bu aşağılık insanlar düşmanla birlik olarak ülkemize hakim ve sahip olacaklarını sandılar. Ancak zaman saati bekledikleri gibi çalışmadı. Düşmanlar ezilerek kaçtılar Anadolu’dan. Anadolu’yu vatan bilen Ermenilerin bir çoğu düşmanla beraber Avrupa’ya taşındı. Geride kalanlar ise ihanetlerinin intikamının alınacağından korkarak Suriye ve Lübnan’a göç ettiler. Onların en çok korktukları şey ise devletten çok halktı. Çünkü, toplu katliamlar yapmışlar, yaparken de her türlü hayvani ve canavarca davranışlardan geri kalmamışlardı. İşte tarihi gerçekler bunlar.Anadolu’da Ermeni soykırımı diye bir olay yok. Avrupalı işgalcilerle işbirliği yapan, şimdi de onlarca korunan Ermeniler var. Ermenistan’ın şimdiki nüfusu iki buçuk milyon. Buna rağmen kedi cesaretiyle file kafa tutmaktan geri kalmamakta. Kimse sormuyor. AB/D Ermenileri nereden geldiler…? Babaları kimler..?

Günün AB üyesi ülkeler, Anadolu Selçuklu İmparatorluğu döneminden beri Anadolu üzerinden Haçlı seferleri düzenlemekteydi. Birinci Kılıçarslan’ı biz unuttuk ama tarih ve Avrupa unutmadı. Haçlı seferlerinin tümü başarısız olmuştur. Son haçlı seferi ise Osmanlı’nın yıkılışı ve Anadolu’nun işgaliyle gerçekleşti. Bu defa da Kılıçarslan soyundan gelen Atatürk derslerini vererek geldikleri gibi geri gönderdi. Hem de hayal kırıklığı ve utanç içinde, başlarını önlerine eğerek gittiler..”

Bakınız ATATÜRK, Türk milletini yönetecekler hakkında ne diyor : Kendilerine bir milletin talihi bırakılan adamlar, (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Milletvekilleri) milletin kuvvet ve kudretini yalnız ve ancak yine milletin hakiki ve elde edilmesi mümkün menfaatleri yolunda kullanmakla görevli olduklarını bir an dahi hatırlarından çıkarmamalıdırlar. Bu adamlar (Milletvekilleri) düşünmelidirler ki, bir memleketi zabt ve işgal etmek o memleketin sahiplerine hakim olmak için kafi değildir. Bir milletin ruhu zabtolunmadıkça, (ele geçirilmedikçe) bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hakim olmanın asla imkanı yoktur. Halbuki asırların getirdiği bir milli ruha, hiçbir kuvvet mukavemet edemez.Şimdi ne değişti de Avrupa bizimle dost olacak? Birliklerine üye olduğumuzda borçlarımızı silecek ve PKK terörünü yok edecek mi? Mümkün değil. Ama, farzedin ki, bunları yaptılar. Bu bile bizim için en büyük ayıp değil mi?Sonuç olarak: Tarihi düşmanlık içindeki Celali’ler, Ermeniler, AB’liler, bunlara eşantiyon olarak eklenen ABD’liler ortak çalışma içine girerek Türkiye Cumhuriyeti Devletini siyasi tuzaklarla yıkmaya, Anadolu’ya el koymaya çalışmaktalar.Ekonomiyi IMF’ye, PKK terörünü de ABD ye ihale etmek, Ermeni yalanını önlemek için kapılarında ter dökmek, şahsen bana küfür gibi gelmekte. Bu nedenle kurdun kocayınca köpeklere maskara olduğuna inanmaya başladım. Aslında taşı aşındıran suyun sertliği değil, damlaların sürekliliğidir. Husumet ve ihanet odakları yıllardır inat, azim ve sabırla damlata damlata Ermeni yalanının gerçekliğine dünyayı inandırdılar. Bu arada biz neyle meşgulüz ve meşguldük efendim? Referandum, sivil anayasa ve türban… Aynı filmi Ecevit döneminde beş artı beş adıyla izlemiştik. Damlalar devam ediyor ve edecek…Ülkede yeni bir Kuvva-i Milliye doğana kadar.” (Mehmet Nacar, Gaziantep)          Şimdi tekrar Gazi Mareşâl Mustafa Kemâl ATATÜRK’e kulak verelim.

            DAHA ÇOK ÇALIŞMAK GEREK. ÇÜNKÜ !…

“Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” Mustafa Kemal ATATÜRK

İleti Topluluğuna genel ağdan üyelik için yandaki bağlantıya tıklayınız:  http://groups.yahoo.com/group/benimturkiyem/join

 Basit Üyelik için; aşağıdaki posta adresine boş bir ileti atıp; size geri gelen iletiyi hiç bir değişiklik yapmadan yanıtlayarak (reply) üye olabilirsiniz  benimturkiyem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrıca topluluk  Sayfasını aşağıdan ziyaret edebilir, dilerseniz üye olabilirsiniz, zaten üyeyseniz; üyeliginizle ilgili ayarları yapabilirsiniz.
   http://groups.yahoo.com/group/benimturkiyem

Türkçesi Varken Türkçe; Türkçesi Var….

Türkiye’nin en iyi anadolu liselerinden olan İzmir Atatürk Lisesinde; Öğrencilerin ingilizce sözcüklerin Türkçe’lerini öğrenmesi bir çalışma yürütülüyor.

Her hafta her sınıfa haftalık bir program gönderiliyor.Her gün 3 sözcük…

Yabancı dillerden Türkçeye girmiş 3 sözcük ve Türkçe karşılıkları…

Sabah okul başlarken tahtanın sağ üst köşesine yazılıyor bu sözcükler…

Böylece çok kullanılan yabancı sözcüklerin göz aşinalığı uyandırılarak Türkçesinin kullanılması sağlanıyor.

Etkin değilmiş gibi gözüksede başarını oranı yüksek.

Örneğin

Ultimaton->Sert uyarı
Mause->Fare
larc->geniş
Eğer aranızda okullarla ilgisi olan varsa olabildiğince çok okulda uygulanmasını sağlayın.

İleti Topluluğuna genel ağdan üyelik için yandaki bağlantıya tıklayınız:  http://groups.yahoo.com/group/benimturkiyem/join

 Basit Üyelik için; aşağıdaki posta adresine boş bir ileti atıp; size geri gelen iletiyi hiç bir değişiklik yapmadan yanıtlayarak (reply) üye olabilirsiniz  benimturkiyem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrıca topluluk  Sayfasını aşağıdan ziyaret edebilir, dilerseniz üye olabilirsiniz, zaten üyeyseniz; üyeliginizle ilgili ayarları yapabilirsiniz.
   http://groups.yahoo.com/group/benimturkiyem

Rize’nin İkizdere ilçesinin Şimşirliler Köyünden Dik Duruş

AB HİBELERİ TOPLUMSAL AFYONDUR…

Özellikle son günlerde akşam haberlerinde verilen bir haber belki dikkatinizi çekmiştir. Ancak haberin verilme tarzı bile, en başta medyanın, nasıl bir yanlış düşünceye düştüğünün ve de toplumu bu konuda yanlış yönlendirdiğinin de bir kanıtıdır.

Haber şöyle: Rize’nin İkizdere ilçesinin Şimşirliler Köyü AB tarafından köylerine kanalizasyon yapılması amacıyla hibe olarak verilen 350.000 Euro’yu bunda bir iş vardır, kimse kara kasımız kara gözümüz için bu parayı vermez demişler ve reddetmişler.

Ama iş onunla kalmamış.

Haber bir haftadır neredeyse tüm medyada alay edilerek verilmekte.

Anlatılırken de, Karadeniz fıkrası gibi bir olay deniliyor ve sözde, karşılıksız olarak verilen bu paranın reddedilmesini anlayamıyorlar. Anlayamadıkları gibi, kim bu kadar enayi olabilir denircesine, akıllarınca tepki göstermektedirler.

Bu haber bile aslında bir zamanlar çok önemli olan onur, şeref, bağımsızlık gibi duyguların nasıl yok edildiğini ve ne yazık ki, yabancılardan para almanın çok doğal karşılandığını da açıklamıyor mu?

Bir ülke düşünün, köyündeki çeşmeden, yoluna, köprüsüne, en basit toplantısından, büyük organizasyonlara, hatta adının başında ulusal olan eğitim kampanyalarına kadar bile yabancılardan para alınmakta. Bunda hiç bir sakınca görülmemekte,  hiç bir kaygı duyulmamakta ve üstelik ne yazık ki bu para alınmaları kamuda yöneticiler tarafından da teşvik edilmektedir.

Şimşirliler Köylülerini kutluyorum

Bu kadar dernek, vakıf, o koca koca sendikalar, odalar ya da devletin kimi organları AB’ den hibe almak için yarışırlarken, bir köy çıkıyor ve reddediyor.

Ve üstelik köylülerimiz diyorlar ki, bunu özel idare yapmalı.

Sonuna kadar haklılar.

Ama insan bir bakıma şaşırıyor da. Onursuzluğa o kadar alışmışız ki 

Çünkü;

O kadar sendika, dernek, kamu kuruluşları, odalar, bunu bana neden veriyorlar? Sorusunu bir gün bile sormadan, AB hibelerine balıklama atlarken ve neredeyse AB’ den en küçük bir Euro almadan toplantı bile düzenleyemeyen bu örgütleri görünce. Köylüler insanı gerçekten şaşırtıyor

Şimşirliler Köyü sakinleri kaygılarında elbette çok haklılar

AB’ de o kadar işsiz varken

Sokaklarında yatan o kadar insan bulunurken, neredeyse kendi sorunlarını bile çözememişken, sizce neden AB bizim gibi ülkelere hibe adı altında para göndermektedir.?

                Eğitimimiz ulusallıktan uzaklaşıp AB’ci olunca tepki geldi mi?

                Ya Topraklarımız satılınca?

                Fabrikalarımız, bankalarımız yabancılara teslim edilince

Haberleşmemiz başka ülkelerin eline geçince

Limanlarımız, tersanelerimiz el değiştirince ses cıktı mı? Peki, Kıbrıs’ta Annan planı oylamasında evet çıkması nasıl sağlandı?

AB hibeleri toplumsal afyondur.

Bunu aldığınızda, aklınızda, düşüncelerinizde ne bağımsızlık, ne onur, ne de yurtseverlik kalır.

Afyonla uyuşturulmuş bir toplum da elindekileri severek, ya da farkında olmadan verir.

Sizce;

İçinde bulunduğumuz durum bundan farklı mı?

Not: Bu yazı yazdıktan sonra Şimşirliler köylülerinin de AB kervanına katıldığını üzülerek öğrendim. Çok yazık, Türkiye için Onurlu bir örnek olacaklardı.

10–10–2007 

Nusret KEBAPÇI

İleti Topluluğuna genel ağdan üyelik için yandaki bağlantıya tıklayınız:  http://groups.yahoo.com/group/benimturkiyem/join

 Basit Üyelik için; aşağıdaki posta adresine boş bir ileti atıp; size geri gelen iletiyi hiç bir değişiklik yapmadan yanıtlayarak (reply) üye olabilirsiniz  benimturkiyem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrıca topluluk  Sayfasını aşağıdan ziyaret edebilir, dilerseniz üye olabilirsiniz, zaten üyeyseniz; üyeliginizle ilgili ayarları yapabilirsiniz.
   http://groups.yahoo.com/group/benimturkiyem

"Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar." Mustafa Kemal ATATÜRK